Şüphesiz ki her birimizin bir kimliği ve kişiliği vardır. Söylediklerimiz ve yaptıklarımız bu kişiliğimizin aynasıdır. Fakat psikoloji aslında görünen kişiliğimizin ardında gerçek bir kişiliğimiz olduğunu kabul eder. Bu yaklaşıma göre görünen ben gerçek ben değildir. Görünen ben öğrendiklerimizin, hayal ettiklerimizin, korkularımızın ve savunmalarımızın sadece bir görünümüdür. Gerçek beni saklayan perdelerdir. Bunun böyle olduğunu çoğu zaman biz bile anlayamayız. Ama bazı ipuçlarını yakalayabiliriz. Pişmanlıklarımız, “ya bunu ben nasıl yaptım” gibi sözlerimiz, vicdan azabımız, yapmacık tavırlarımız hep bu görünen yalancı benin işaretleridir. Aslında psikolojik rahatsızlıkların altında yatan neden de budur: Gerçek ben olamamamız. Dolayısıyla psikolojik rahatsızlıkların gerçek tedavisi gerçek bene ulaşmaktır. Ama bu tedavi çok az hastada olmaktadır. Çünkü uzun, masraflı ve bilgi gerektiren bir tedavidir.
Görünen ben meselesi hasta olsun olmasın hepimiz için geçerlidir. Kimimiz hayatımızı kendimizi tanımaya adarız. Ve bu süreç bir ömür boyu devam edebilir. Bazılarımız da bir ömür kendimizi tanıyamayız. İşte gerçek bilgelik ve cehalet budur. Kendini bilen, arif, bilgeliği; kendini tanımayan cehaleti temsil etmektedir. Kendini tanıyan hareketlerinin amacını anlayabilir. Buna göre davranır. Daha az pişmanlık duyar. Daha az sinirlenir. Daha kararlıdır. Çünkü ne yaptığını bilir. Sınırlarını daha iyi fark edebildiği için başkasının tarlasına daha az girer. Daha az taş yer. Buna karşın kendini bilmeyen ne yaptığını da aslında bilmeyendir. Hataları daha çoktur. An ben an değişebilir. Kararsızdır. Başka insanlarla ilişkilerini düzenleyemez. Birçok sorunlar yaşar.
Bu bilgeliği ve cehaleti belirleyen birçok neden vardır. Doğuştan bazıları daha şanslıdır. Bilgiye meyli vardır. Olanları daha çabuk fark eder. Bu arada bu konu zekâdan farklıdır. Çok zeki olup ta çok cahil olan insanlar az değildir. İnsan potansiyel olarak (bilkuvve) birçok şeyi öğrenebilir. Çalışırsa bilgeliğe de ulaşabilir. Yeter ki bu konuda gayreti ve sabrı olsun. Ama öncelikle bir şey bilmediğinin farkında olmalıdır. Bilmediği halde bildiğini zanneden bu yola girmez. Aksine yanlış yollara girer. Bir daha da çıkamaz. Ailesi, akrabaları, çevresi ve hatta memleketi vatanı bile bilgeliğine ve cahilliğine katkıda bulunabilir. Ama insan bunları seçebilir. Çevresini, şehrini, arkadaşlarını, tercihlerini ve böylece yolunu değiştirebilir.
;