Kırılgan bir zamanda yaşıyoruz. İnsanlar kırılgan, piyasa kırılgan, kullanılan malzemeler sağlam değil kırılgan, ve kalpler kırılgan… Bu zamanda kırmadan ve kırılmadan yaşamak çok zor. İşçi patronuna, öğretmen öğrencisine, öğrenci öğretmenine, anne-baba çocuğuna, çocuk anne babasına karşı kırılgan. Bir söz, bir hareket, hatta bir bakış kırılmak için yeterli. Sonra verilen tepki çok orantısız olabiliyor. Karısı kocasına ters baktığı için dayak yiyor, baba çocuğuna kızdığı için çocuk babadan uzaklaşıyor. Öğretmen öğrencisini azarladığı için mahkemelik oluyor. Sanırım bu konuda herkes birçok örnek verebilir. Bu kırılgan zeminde saygı, hatır, hürmet, müsamaha kalmamış.
Kırılganlığa verilen tepkiler çok çeşitlilik gösterebiliyor. Tepki kişinin iç dünyası ile ilgili bir konudur. Eğer korkak bir yapıda ise içe çekiliyor. Kindar biri ise içine atıyor karşıdakinden intikam almak için fırsat kolluyor. Sinirlerine hakim olmakta zorlanan biriyse hemen patlıyor, bağırıyor belki vuruyor. Daha medeni bir kırılgan ise mahkemeye kadar gidebiliyor. Bu arada haksızlıklar uygulansın, edep dışı davranışlar sergilensin, hakaret edilsin ama kimse sesini çıkarmasın demiyorum. Usta çırağa, baba çocuğuna kızabilir, eşler ister istemez tartışabilir diyorum. Burada meselenin bir yanı tahammül meselesidir. Kimsenin kimseye tahammülü kalmamış. Çocuk babanın emeğine saygı duymuyor. Öğrenci öğretmenin kıymetini anlamıyor. Bu biraz da nankörlük oluyor. Bir anlamda kendisine verilen emeği inkâr ediyor.
Tamam, hadi insanız kırılabiliriz ama verilen bu şiddetli tepki de ne oluyor. Arkadaş arkadaştan bağını kesiyor. Telefonlara cevap vermiyor, sosyal medyada engelliyor. Arkadaşıma kızdım, o anda bana karşılık vermedi, sabretti. Aradan yıllar geçmesine rağmen hala ona karşı mahcubum. Şimdi hemen çiziyoruz. Ama doğru bir yol değil. Hatasız kul olmaz. Her kulu hata yaptığında çizersen etrafında kimse kalmaz.
Bu kırılganlığın çeşitli nedenleri olabilir. Bir nedeni psikolojik açıdan güçlü yetişmiyoruz. İnsan hayatında küçük küçük de olsa yokluk yaşadığında biraz güçlenebilir. İsteklerini ertelemeyi öğrendiğinde biraz sabredebilir. Parayı alın teri ile kazandığında paranın kıymetini öğrenebilir. Çok yoğun çalıştığı için babasını az gördüğünde babanın kıymetini daha iyi anlayabilir. İşte günümüz insanı daha az mahrumiyet yaşadığı için en küçük bir olumsuzluk karşısında hemen kırılabiliyor. Çünkü hep kısa yoldan, zorlanmadan isteklerine ulaşmış, sonunda zayıf bir psikoloji ortaya çıkmış olabilir.
;